1. Estetik |
Optik ve ortopedik sınırlayıcıların belirlenmesinden sonra, seçilen çerçevenin nasıl görüldüğü önemlidir. Gözlüğün biçimi, rengi ve aksesuarlarıyla yüzdeki görünümü kişinin yaşı, kişiliği, mesleği, statüsü, saç ve cilt rengi ile uyumlu olmalıdır. Gözlüğün biçimi daima yüzüm kusurlarını örtecek biçimde olmalıdır.
Şişman gergin bir yüzü daha şişman, dört köşe bir yüzü daha köşeli, dar ve ince bir yüzü daha ince, kaşların kusurlarını belirginleştirecek şekilde düşük ve yüksek duruşlu çerçeveler seçilmemelidir. Burun kemerini veya burun uzunluğunu belirginleştirecek şekilde köprüsü olan, birbirine yakın ya da hafif şehla gözlerin kusurlarını ilk bakışta gösteren yapıda olmamalarına özen gösterilmelidir.
Biçimlerde belirgin olmaktan kurtarmanın yolu, karşıtları (opposite biçimleri) kullanmaktan geçer, köşeli bir yüz biçimine köşeleri belli olmayan oval, yuvarlak, elipsoid, damla biçimi; oval veya yuvarlak köşeleri daha belirgin modeller önerilmelidir.
|
2. Titanyum |
Titanium madeninin gözlük çerçevesi yapımında da kullanılmaya başlanması, bu sektör için bir dönüm noktası sayılabilir. Bu metalin diğer alaşımlardan yarı yarıya hafif olması, ter gibi asitlerden ve diğer kimyasallardan etkilenmemesi, alaşımlarının olağan üstü flexiblite göstermesi, geleceğinin çok iyi olacağının işaretidir.
Sadece imalatın ileri teknoloji gerektirmesi ve pahalı bir maden olması, hızını kesmektedir. Bu handikaplarına çözüm bulunduğu zaman, titanium çerçeveler organik camlarla birlikte gözlükçünün ve tüketicinin birincisi olmaya adaydır. Pür Titanium: kimyasal ve fiziki etkenlere karşı dayanıklılığı, oksitlenmemesi, korrazyona direnci, ciltte alerjik reaksiyon yapmaması ve renk değiştirmemesi gibi, bir çerçevede olması gereken üstün özellikler taşır. Ancak bu metalde kırılmaların ve kaynak yerlerinden kopmaların, gözlükçü imkanları ile kaynak yapılarak tamiri mümkün değildir. Gözlükçü tarafından ayar ve düzeltmeler yapılırken, kaynak bölgelerine dikkatle kuvvet tatbik edilmeli, aşırı zorlanmalardan kaçınılmalıdır. Çünkü titanium çerçevelerin en zayıf yerleri, kaynakla tutturulduğu bölgelerdir. Bu bölgelerde kırılma ve kopma en sık rastlanan şikayetlerdir.
|
3. Metal mi? - Plastik mi? |
Çerçeve çizgilerinin inceliği veya kalınlığı, gözlüğün hem fonksiyonlarını hem de estetiğini değiştirir.
Aynı biçimde yapılmış ince tel bir gözlükle kalın plastik bir gözlük çerçevesi apayrı görünümlerdedir. Renk unsurunu dikkate almadan bu iki gözlüğü kıyasladığımızda, ince tel gözlük yüzde daha az fark edilecek, kalın plastik çerçeve daha belirgin olacaktır.
Gözlük çerçevesinin kusur örtücü özelliğinden yararlanmak için bazen kalın plastik çerçeveler tercih edilebilir. Ya da statüsü gereği ciddi ve kızgın görüntü vererek itibar ve saygı göreceğini düşünenler, kalın plastik çerçeveyi siyah, koyu, kahverengi renklerle kombine ederek bu etkiyi sağlayabilirler. İhsan Doğramacı, Neslihan Yargıcı, John Major, Helmuth Kohl, Henri Kissinger gibi gözlük modeliyle bütünleşmiş kişiler, bu alışkanlıklarını ve imajlarını kolay kolay değişitirmeye niyetlenmezler. Henri Kissinger'in kullandığı gözlüğün miyop diyoptrili olduğu ve kaşlarında aşağı doğru düşük olduğu düşünülürse, seçim yanlış değildir. Zira bu örnekte gözlük, Kissinger'in statüsü gereği ciddi ve kararlı görünümünü desteklemektedir. Gözlük çerçevesinde yoğunlaşan dikkat nedeniyle camların arkasında iyice küçülmüş gözler, ancak çok yakından izlenebilirse fark edilir.
Yıllarca gözlükle görülen tanınmış kişiler, kararlı bir şekilde oluşturdukları imajdan vazgeçmek istemezler. Birçok faktörün etkisiyle oluşan bu durum, kişinin yeniliklere direnmesi olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü hayatında yeniliğe açık olan bir insan, kullandığı gözlük modelinde muhafazakar olabilir.
Bu özelliği, belki evinde oturduğu koltuk, kullandığı kalem gibi diğer bazı eşyalar için de geçerli olabilir. Bu konulardaki kararlılık, kişinin kendine özgü bir yaşam stili olduğunun kanıtı da sayılabilir. Hatta, uzun yıllar boyunca edinilen alışkanlıklara sadakat veya insanın eşyasına gösterdiği vefa olarak da nitelendirilebilir.
20 nci yüzyılın başında selüloz asetatının gözlük çerçevesi olarak kullanmaya başlanması daha önce kaplumbağa kabuğundan büyük bir itina ile yapılan çerçevelere bir alternatif teşkil etti. Selüloz asetatının ısınınca genişleme özelliği cam montesini kolaylaştırdı. Aynı zamanda, metal çerçevelerle birlikte seçenekleri de arttıran bu malzeme yıllarca gündemde kaldı. Metal çerçevenin dezavantajlarını bilen çerçeve imalatçıları bu dezavantajların çoğunu ortadan kaldırarak metal çerçevenin bir tercih sebebi olmasını sağladılar. Günümüzde metal çerçeveler inceliği, estetik görünümü ve sağlamlığı nedeniyle plastik çerçevelere karşı üstünlük sağladılar.
|
|
|
|
|
|