27 MAYIS 2007 HIRVATİSTAN DUBROVNİK GENEL KURULU
GENEL KURUL ÖZET RAPORU
ECOO toplantısı, 25-27 Mayıs 2007 tarihleri arasında Hırvatistan'ın Dubrovnik
kentinde gerçekleşmiştir. Toplantıya katılan üye meslek örgütleri ve davet
edilmiş olan meslek mensupları, kontakt lensler, Avrupa Oftalmik Piyasasının
gelişimleri ve Pediyatrik Optometri konularında önemli sunumlar yapmışlardır.
25 Mayıs 2007 Cuma günü Eğitim Komitesi, Mesleki Hizmetler Komitesi ve
ECOO/AEUSCO Yönetim Kurulu toplantıları yapılmıştır.
ECOO toplantısında görüşülen konuların özet raporu:
26 Mayıs 2007 Cumartesi
1. Toplantı Feike Grit tarafından açıldı.
2. J&J firmasından Ian Davies Avrupa’daki Kontakt Lens pazarı hakkında rakamsal
bilgiler verdi.
3. AMO Eye Care Şirketi, Avusturya, Almanya, İsviçre Müdürü Frank Seibel,
şirketinden aldığı verilere göre rakamsal bilgiler verdi.
Notlar:
Türkiye’de KL kullanımı son 1,5 yılda %29 oranında gerilemiş. Amo hakkında bilgi
vererek sunumunu kapattı.
4. KL Avrupa Federasyonu olan Euromcontact’tan Anne Marie Wolters, Euromcontact
kurumunun yeni yapılanma hedefleri hakkında bilgi verdi.
5. IACLE Başkanı Judith Morris, kontakt lens eğitimi ve eğitmenlerin eğitimi
üzerinde uzmanlaşmış olan sistemleri hakkında bilgiler verdi.
Notlar:
Endüstri kendi bölgesindeki kontakt
lens eğitmenleri tespit etmeli.
ECOO bu bölgelerdeki dernekleri tespit etmeli.
Bizde malzeme var, kaynak var.
Bu şekilde eğitmenler eğitilmeli ve
Bu şekilde lens kullananların sayısı arttırılmalı.
YUVARLAK MASA TARTIŞMASI - 1. OTURUM
1. W. Cagnolati yuvarlak masa başkanı
2. Frank Seibel
3. Judith Morris
4. Ian Davies
5. Anne Marie Wolters
IACLE Başkanı Judith Morris sunumunu yaparken
Sorular ve yanıtları:
Kontakt lenslerin pazarının, genel içinde %90’a çıkarılabileceğine inanıyor
musunuz?
Seibel: Evet, ama eğitim ve bilgiye bağlıdır. Kesinlikle parasal yatırımı da
beraberinde getirmektedir.
Piyasadaki temizleme ürünlerinin yeterince güvenli olduğuna inanıyor musunuz?
Frank Seibel: Evet, özellikle de hidrojen peroksit sıvılarının kesinlikle
güvenli olduğuna inanıyoruz. Hijyene çok dikkat etmek lazım. Çünkü güvenli
olmayan ürün yoktur, güvenli olmayan hasta vardır. Belli standartlara bağlı
kalınırsa ve konu belli bir yasal düzleme oturtulabilirse, yüzde yüze yakın
güvenilir sonuçlara ulaşılabileceğine inanıyorum.
Hastaların hijyen konusunda yeterince satış esnasında eğitildiklerine inanıyor
musunuz?
Genel görüş: Hayır.
Sizce hastaya bireysel olarak mı solüsyon verilmeli ve bu reçeteye tabi mi
olmalı?
Frank Seibel: Kontakt lens solüsyonların mikrobiyolojisi birbirine çok yakındır.
Müşteriye “şu lens bundan daha iyidir” demek yerine, “A lensi A solüsyonu ile
daha iyi sonuç verir” demek gerekir. Dolayısıyla solüsyon satışında yeterince
dikkat edilmediğine inanıyorum. Bir konuya ağırlık vermek lazım: solüsyonların
farkları biraz fazla abartılıyor. Bu, pazara bir itki vermek için de yapılıyor.
Sistematik çalışmalara dikkat edilirse, ortaya çıkandan farklı bir oluşum
olduğunu görebiliriz. Bu konuda yeterince istatistiki çalışma yok.
Sizce ortokeratoloji kontakt lens pazarını etkileyebilir mi?
Judith Morris: Bence hastaların pek çoğuna, ortokeratoloji uygulamak zaten
fiziksel nedenlerden dolayı mümkün değil. Sert lens kullanan müşteriler bu
konuya daha yatkın. Evet, elbette ki ortokeratoloji yöntemi kullanımı
genişleyecek ve IACLE bunun eğitimini veriyor zaten. Belli insanlar ve hastalar
için büyük bir fırsat. Frank Seibel: Ben gerçek anlamda gerekli görmüyorum,
kendim için. Ama İnsanlar temiz, rahat ve günde 24 saat kullanılabilen bir ürün
istiyorlar. Önemli olan tek şey, bunu onlara nasıl sağlayacağımız. Morris:
Bence hastalar sabah kalkınca saati görebilmek istiyorlar. Bu sorunların
üzerinde dura dura ilerleme sağlanacak, yeni teknolojiler geliştirilecektir.
Bu sabah kontrolsüz internet, vs
üzerinden satılan KL’ler hakkında tartıştık. Ne yapmak gerekir bu konuda?
Anne Marie Wolters: Bence bu konuda tüm Avrupa Derneklerinin işbirliği yapmaları
gerek. Bizim durumumuza göre lensler bir uzman tarafından verilmelidir. İngiliz
örneğini vermiştik zaten (web sitesinden satışlara açılan mahkeme davası). Ama
bu sadece İngiltere’nin değil, tüm dünyanın sorunu. Endüstri, kontakt lensleri güvenli bir ürün olarak lanse etmek
istiyor, ama bu iddialarımızı iki yönlü yapmak zorundayız: Hem güvenli diyoruz,
hem de serbest satışları güvenli değil diyoruz.
Sürekli eğitim konusunda istedikleriniz nedir?
Ian Davies: Bence, sürekli eğitimde ABD örneğini alırsak, bu oldukça izafi bir
sistem ve benim gördüğüm bazı modellerde, kişi bir eyalette yaşıyor, diğer
eyalette ders alıyor ve kontakt lensler hakkında bilgi almak konusunda istediği
eğitime tam olarak ulaşamıyor. Evet, CET kredisi alıyor ama değerli bir eğitim
almamış oluyor. Daha sofistike bir CET sisteminde, sadece kredi üzerinde değil,
eğitim üzerinde daha fazla durulmalı. CET’ye bağlı olmayan kurumlardan da
inanılmaz iyi malzeme ve eğitim alma şansı olabiliyor. Aslında ikisinin arasında
bir denge sağlamak gerek bence.
Sizce şirketler gelecekte hiç solüsyona ihtiyaç duymayan yumuşak lens
üretebilecekler mi?
Seibel: Bence bu yönde bir gelişme söz konusu değil. Üstelik solüsyon olarak
neyi kastettiğinize bağlı, yani suni gözyaşı da buna giriyor... Davies: Olsa
bile, bunları bakım ürünleri olmadan satış yapılabileceğine inanamıyorum. Çünkü
insanlar gerçekten bakıma ihtiyacı olmadığına inanamaz. Araştırmaların yapılması
lazım, etik komitelerin kurulması lazım vs vs. Bence teorik olarak mümkün, ama
pratikte mümkün değil gibi bir şey.
Müşterilerimiz konfor, güvenlik ama fiyat da istiyorlar. Özellikle KL’leri
satmak bu açıdan zor. Ülkelerimizde internetten daha ucuz lens ve solüsyon
alınabiliyor. Peki Avrupa’da bu konuda ne yapabiliriz. İnterneti kesmek ve
normal satışı sağlamak için?
Wolters: İnternet satışını durdurabileceğinizi sanmıyorum. Avrupa Komisyonu
internet ticaretini arttırmaya çalışıyor. Ama ulusal düzlemde dikkatli ve
rasyonel bir şekilde bunu engellemenin, kontrol
etmenin yollarını arayabilirsiniz. Reçete bilgilerinin girilmesi de bir çözüm
olmayabilir çünkü kişinin reçeteyi doğru girmemesi riski vardır. Seibel: Bence
gelecekte internette büyük oranda farklı bir gelişme göreceğiz. İnternetteki
aktif dükkanlar, ucuz fiyatlarla başlıyorlar ama giderek pahalılaşıyorlar. Çünkü
sonsuza dek bu fiyat politikasıyla devam edemezler. Dolayısıyla alış-verişin
çabuk ve rahat olmasını avantajlarını öne çıkarıyorlar. Mesele fiyattan başka
yöne doğru kayıyor. Uzun vadeli bir strateji
geliştirilmeli: en iyi ürün ve hizmette, fiyatta değil. Zaman içerisinde
düzelecektir. Davies: İnsanlara nereden ürün almayı sevdikleri sorulduğu zaman,
internetten almayı tercih edenler azınlıktadır. Bu oran son 15 yılda değişmedi.
6. Bob Chappell, Oftalmik/Optik pazarı üzerindeki etkiler hakkında sunum yaptı.
Konuşmanın özeti:
Öğleden sonraki konumuz, optik ve oftalmik pazar üzerindeki etkiler. Sektöre ait
bazı konular birbirleriyle benzerlikler taşımaktadır. Ama oftalmik ürünler ile
kontakt lens pazarlarını mukayese ettiğimiz zaman büyük farklılıklar olduğunu
görürüz. Pazarın dinamiklerine bakmak lazım ve öncelikle sağlık sistemine…
Sağlık konusunda her ülkenin kendi kanunlarını belirleme hakları var. Genellikle
birbirlerine benzer bu kurallar. Ulusal sağlık sistemi pazarları, finansal ve
yasal yapılara bağlıdır. Hükümetlerin yasallaşma yönünde yaptıkları her şey,
riskler üstüne kuruludur. Bu risk, uzmanların yeterince eğitilmedikleri zaman,
toplumun sağlığını tehlikeye atması riskidir. Ne yazık ki sağlık pazarı
ağırlıklı olarak ürün bazında da yeşermektedir. Hükümetler bu durumdan
faydalanabilmektedirler. Özellikle kontakt lens pazarında bu böyledir. Rekabet,
pazarı etkilemektedir. Rekabet konusunda ilk örnek İngiltere’dir. Çünkü elde
edilen pazar payları büyük oranda reklamlarla belirlenmektedir. Teknoloji,
kompüterizasyon, makinelerin gelişmesi ve nihayet internet, bunların hepsi
kontakt lens ve oftalmik pazarı etkileyen öğelerdir. İlk konuşmacımız Paul
Carroll – Specsavers zincirinin uzmanlık hizmetleri durumu hakkında bilgi
verecek.
7. Specsavers zinciri Mesleki Hizmetler Müdürü Paul Carroll şirketin yapısı ve
büyüme stratejisi hakkında bilgiler
verdi.
Konuşmanın özeti:
Specsavers kimdir? Dünyanın en büyük optik zinciridir. 2006’daki cirosu 870
milyon İngiliz Sterlini olmuştur. 2006 yılında sekiz milyon gözlük satmıştır.
İngiltere, İrlanda, Hollanda ve diğer ülkelerde 900’e yakın mağazası vardır.
Ticareti hızla geliştirmiştir. Basit, net ve kalıcı iyi fiyatlarla,
insanların görme ihtiyacını karşılayarak müşteri memnuniyetini sağlamaya
çalışmaktadır. 80’lerin başlarında İngiliz optik pazarında henüz reklam yoktu,
hizmet ve ürünler pahalıydı. Nedeni: ürün gamı azdı. Perakende tecrübesi
zayıftı. Belirtileri: geri gelmeyen müşterilerdi. Mesleğin gelişimi, öncelikle
kişi başına düşen optisyen sayısının arttırılması ile sağlandı. Özellikle küçük
bölgelere dükkanlar açıldı. Fiyatlar düşük tutuldu. İkinci aşamada, promosyon
bazında daha iyi hale gelindi. Üçüncü aşamada marka yaratıldı. Şu anda dördüncü
aşamadayız yani “süper marka” statüsündeyiz. Bünyemizde 15 bin kişi
çalışmaktadır. Uluslararası pazarlarda hızla ilerliyoruz: Hollanda, Danimarka,
Norveç... İşitme cihazları alanını da geliştirmekteyiz. En çok güvenilen
optisyen markası haline geldik. Ciro açısından, dünyanın üçüncü büyük
zinciriyiz. İngiltere ve İrlanda’da %33 ile pazarın lideriyiz. 600 dükkan ve 80
işitme cihazı merkezimiz var. İlk mağazamızı 97’de açtık. Kuzey Avrupa
bölgesinde markanın bilinme derecesi şu anda %82’dir.
2007 senesinde refraksiyon kampanyası yaptık. İsveç’te 65 dükkanımız var, pazar
payımız %15 ve üçüncü sıradayız. Norveç’te 21 dükkan alarak başladık. Şu anda
Norveç’te 44 dükkanımız var, pazar payımız %16: üçüncü büyük zincir sayılıyoruz.
Bu ülkede marka bilinme derecemiz ise %56. Danimarka’da 2005’te bir zincir
aldık. İspanya’da ise yeni 2 dükkan açtık. Gelecekte, Avrupa kıtasında 230 yeni
dükkan açmayı planlıyoruz. 2010 yılına kadar bu rakamı 1000 dükkana çıkaracağız.
(Dükkan konseptlerini tanıttı). Konseptimizi başarılı kılan, prensiplerimiz,
yeterliliklerimizdir. Bir aile şirketiyiz, %100 özel olarak yönetiliyoruz.
Franchise verdiğimiz her ortağımız, dükkanına yatırımlar yapıyor. Her konuda iş
birliği yapıyoruz. Yeni pazarlarda ise esnek bir girişimci zihniyetine sahibiz.
(örneğin İngiltere’de katılımcı bir motivasyon üzerinde duruyoruz). Reklama çok
para harcıyoruz. (71 milyon Euro). TV, Radyo ve basında yer alıyoruz. Sponsorluk
yapıyoruz. Bir de magazinimiz var. İçinde hastalara göz muayenesi ve gözlükler
hakkında bilgiler, öneriler veriliyor. Modern bir çerçeve üretim-tedarik
zincirine sahibiz. Üyelerimize her hafta 150 binden fazla çerçeve tedarik
ediyoruz. Hong Kong ve Şangay’da tasarım ekiplerimiz var. Yılda 8 milyon çift
cam üretiyoruz. Avrupa’nın üç büyük Rx laboratuarı bizimdir. Tedarik zincirine
son 5 yılda 50 milyon Euro yatırım yaptık. Pentax markasının üretimini biz
yapıyoruz. Tüm camlarımıza 2 sene garanti veriyoruz. Fiyatlarımızı ise, tüm
piyasadan düşük tutuyoruz. Eskiden gözlük camında numara yükseldikçe fiyat da
yükselirdi. Biz bunu tek fiyata çevirdik. Butikleri örnek aldık – T-shirt alan
birisi de XL bedene, S bedenden daha çok para ödemiyor. Kontakt lenste de bir
büyük lens üreticisi ile anlaşmamız var ve kendi tedarik zincirimiz için üretim
yaptırıyoruz. İngiltere’de pazarın %65’ini kontrol
ediyoruz.
Pazardaki aşılması gereken güçlükler ile ilgili olarak pek çok soru
sorulabilir.: Örneğin dükkanların hepsinin konseptinin aynı olması, aynı
hissedilmesi önemli midir? Pazar değişir mi? Zincirleşme kötü müdür, yoksa bir
çözüm müdür? Biz bir yandan bu sorulara yanıt arıyoruz. Ancak şunu hiçbir zaman
unutmuyoruz. Optik, artık küreselleşmektedir. Pazar, artık kalıcı bir şey
değildir.
8. ZVA Başkanı Thomas Nosch, Almanya’daki Sağlık Sigortalarının etkisi hakkında
konuşma yaptı.
Konuşmanın özeti:
Almanya’da meslekte 30 yıldan beri pek değişme olmadı. Halkın %90’ı devlet
sigortasına tabi, %10’u ise özel sigortalı. Dolayısıyla değişiklikler yapıldığı
zaman, mesleğin üzerindeki etkilerine şaşırmamak gerek. 1999 ile 2006 arasında,
89, 97 ve 2004 yıllarında değişiklikler yapıldı ve bunlar da mesleği etkiledi.
Satışlarımızın %90’ı göz optiğinden kaynaklanıyor. Son 10 yıldaki gözlük
satışlarımıza bakarken 2004 yılında %20 oranında düştü. 2006 yılında bu rakam
eski seviyesine yükseldi. Fakat şunu da belirtmek isterim ki, düşüşler yaşanan
bu dönemde, dükkan açılışları her zaman kapanışlara oranla daha fazla oldu.
Optisyen ve optometrist
çalışanlarının sayısında ise düşme var. Şu anda işsiz meslektaş sayısı %3. Eski
Batı Almanya’da, 1982 senesinde devlet sigortasının karşıladığı tutar 627 Euro
iken, 1989 yılında bu rakam 1.169 Euro’ya çıkmış, 90 senesinde 633 Euro’ya
düşmüştür. 2004’te rakam 662 Euro’dan Sağlık Reformu’nun yürürlüğe girdiği
ertesi sene, yani 2005 yılında 96’ya düşmüştür. Burada şunu da belirtmek gerekir
ki, devlet için göz muayenesi ve gözlük maliyeti, aslında genel sağlık
hizmetlerine kıyasla her zaman %1’in altında olmuştur. Ama 1997’de bir
gözlükçünün sattığı sigorta gözlüğü oranı %33 iken, bu gün bu oran %1’in altına
düşmüştür. Yani mesleğimiz için devlet sigortasının hiçbir önemi kalmamıştır.
Bu, çok kötü bir durum gibi görünse de, 2004’ten beri ciromuzun sürekli olarak
artması gerçeği, aksini ispatlamıştır. ERFA Light adını verdiğimiz düzenli
olarak müesseselerden gelen online bilgilere dayanan bir sürekli araştırmanın
sonucunda ciromuzun devamlı yükseldiği görülmektedir.
Bundan başka, 1993 senesinde gözlükçüye gelen reçetelerin %60’ı göz doktoru
kaynaklı iken, günümüzde reçetelerin %80’i optisyenden çıkmaktadır. Klasik göz
doktoru meslek tasviri değişti. Eskiden muayenehane doktorluğu daha ağırlıkta
iken, göz doktorları şu anda hastane ve kliniklerde uzmanlaşma şeklinde kariyer
yapıyorlar, yani “rakiplerimiz” olan muayenehane doktoru kalkıyor. Her şey bir
yana, Almanya’da “Kundenmonitor” adı verilen ve tüketicilerin istek ve
görüşlerini yansıtan bir kuruma göre, optisyen %96 güvenilirlik oranı ile en
güvenilir meslek seçilmiştir. Biz, hiç kimse tarafından finanse edilmeyen göz
sağlığının, geleceği belirleyeceğini düşünüyoruz.
9. ECOO Geçmiş Dönem Başkanı ve WCO Dönem Başkanı Bob Chappell, “ECOO Avrupa
Optometri ve Optik Akademisi”
hakkında demeç verdi.
Konuşmanın özeti:
ECOO ile AEUSCO’nun birleşmesi konusunda, geçen yılın Ekim ayında Dublin’de
düzenlenen toplantıda anlaşmaya varılmıştı. Bizler, bir “optometri ve optik akademisi” kurmak niyetindeyiz. Bununla ilgili
Ekim 2007’de Lizbon’da yapılacak olan toplantıda bir karar verilecektir. Kısaca
ve detaya girmeden, kurulması düşünülen akademinin işlevi hakkında bilgi vermek
istiyorum. Akademi, topluma yeni üst düzey uzman kazandırmak için
üniversitelerle işbirliği yaparak, eğitim, sınav, ortak hedeflerin
yaygınlaştırılması ve aidatlar ile varlığını sürdürecektir. Akademi üyeleri
optometrist, optisyen, eğitmen,
araştırmacı ve diğer özel ilgi grupları (örn. IACLE) olacaktır. Üyelik sistemi,
Tam Üye ve Oy Vermeyen (Fahri - Endüstri)
Üye olarak ikiye ayrılacaktır. Akademinin Genel Kurul Toplantılarında
finansal konular görüşülecek, konseyler ve komiteler seçilecek, tüzük
oluşturulacak ve yönetim kurulu seçilecektir. Yönetim kurulu, Başkan, Başkan
Yardımcısı, Eski Başkan, Sayman ile 8 Üye şeklinde tertip edilecektir.
Gelişmelerin zamansal planlaması olarak, 2007 Ekim ECOO toplantısında ve 2007
Kasım AEUSCO toplantısında kararlar verilecek, Sonbahar 2008’de Akademi’nin
şeklen kurulması, Bahar 2009’da Amsterdam’da ilk Akademi konferansının yapılması
ön görülmektedir. Akademi’nin gelir kaynağı, üyelik aidatları, sınav ve
konferanslarla sağlanacaktır.
Avrupa Diploması, ECOO’nun mesleki kalifikasyonu olarak kalacak, ZVA tarafından
yönetilmeye devam edilecek, Akademi komiteleri tarafından işletilecektir.
YUVARLAK MASA TARTIŞMASI - 2. OTURUM
1. Bob Chappell yuvarlak masa başkanı
2. Paul Carroll
3. Tom Nosch
4. Jesus Garcia Poyatos
İspanya - Jesus Garcia Poyatos sunumunu yaparken
Sorular:
İspanya’da optisyen-optometristler
sigortalardan nasıl para kazanıyorlar?
Poyatos: Çeşitli sağlık sigortaları ile anlaşmalar yapıyorlar. Hastanelerde
çalışan optisyen-optometristler
devlet tarafından maaş alıyorlar. Ancak özel işletmede çalışanlar reçete başına
sigortadan para alıyorlar.
Biz meslek olarak, göz muayenesinden para almamaya ve sadece gözlükten almaya
devam edersek, yarın öbür gün internet piyasası geliştiği zaman sadece muayene
hizmetini alırlarsa ne yaparız?
Carroll: İngiltere’deki tecrübelerimiz ile Hollanda’daki tecrübelerimizi
kıyaslarsak, çok farklı olduğunu görürüz. Bizimki gibi bir zincirde bile.
İngiliz halkı muayene ücreti olarak %20 öder. Buna alışkındır. Hollanda’da ise
bunu yapamazsınız. İnternete gelince, çiftini 14 Euro’ya başka birisinin gözlük
verebileceğini sanmıyorum. Nosch: Almanya’da muayene ücreti 50€’dur. Ancak
gözlükten 150 € alacağınız için genellikle muayeneyi ücretsiz (fiyata dahil)
yaparsınız. Alman halkı muayene için ekstra
bir şeyler ödemeye hazır değildir. Ama 40-45 dakika süren bir muayene sonunda
eğer müşteri gözlük almazsa acı oluyor tabii ki. Poyatos: Fakat şu anda bile
bizde zincirlerle rekabet var. Bu da şu anlama geliyor: Eğer kar marjı düşerse,
elbette ki optisyen-optometrist,
muayene hizmeti için de para almaya başlayacaktır.
Ayrıntılı göz muayenesinden mi bahsediliyor, yoksa sadece refraksiyondan mı?
Poyatos: Detaylı göz muayenesinde hasta 40-50 Euro ödemeye razı oluyor. Fakat
gözlük için refraksiyon ise söz konusu olan, bu ücret genellikle gözlük fiyatına
dahil ediliyor.
İspanya’da bazı prosedürler olduğunu söylediniz. Bu prosedürler, kim tarafından
hazırlandı (oftalmologlar mı) ve oftalmologların prosedürleri ile aynı mıdır?
Poyatos: Bu prosedürler, bazı otonom bölgelerde kısmen oftalmologlar tarafından
hazırlanmış olabilirler. Ancak ben, kendilerinin her prosedürü tek tek
uygulamadıkları kanaatindeyim. Ama onların sağlık mercilerine rapor vermeleri
gerekmiyor. Oysa biz vermek zorundayız.
İspanya’da bazı özel, tonometri,
perimetri vs gibi hizmetleri de
sigorta karşılıyor mu?
Poyatos: Oftalmologlar klinik ve hastanelerde bu hizmetler için ilave bir para
almıyorlar. O yüzden hasta açısından ilave bir ücret ödenmiyor. Ne var ki özel
muayenehanede durum farklılık gösterebiliyor.
27 Mayıs 2007 – Pazar
1. Toplantı Feike Grit tarafından açıldı.
2. Londra Optometri Enstitüsü Oküler
Tıp Direktörü Simon Barnard, pediyatrik
optometri konusunda konuştu.
Konuşmanın özeti:
ECOO’ya beni davet ettiği için teşekkür ederim. Pediyatrik
ne demektir? Pediyatri, çocuklarda
hastalıkları teşhis ve tedavi eden branştır. Göz sağlığında pediyatriğin uygulama alanı, optometristin
çocuklarda görme sağlığını muayene, teşhis ve tedavi etmesidir. Bununla ilgili
müsaadeler, ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin İngiltere’de optometristler, binoküler refraksiyon yapacak (çocuklar ve bebekler
dahil olmak üzere), teşhis ve tedavi amaçlı ilaçlar kullanacak lisansa
sahiptirler. Bunlar arasında antibiyotik ilaçlar da mevcuttur. Bundan başka,
genellikle hastanelerde oftalmologlarla çalışan ortoptistler vardır.
Anormallikleri idman yöntemleri kullanarak teşhis ederler. İlaç ve slit lambası
kullanamaz, gözlük yazamazlar. Oftalmologlar ağırlıklı olarak İngiltere’de önce
bir Genel Pratisyene gider, oradan optometriste
ya da oftalmologa sevk edilirler. Çünkü oftalmologlar, ağırlıklı olarak
çocuklara bakmazlar. İngiltere’de çocukların ilk göz muayenesinin 6 aydan
itibaren yapılması, takibi olarak her yıl yapılması tavsiye edilmektedir.
İngiltere’de optometrist hizmetleri
çocuklarda sigorta tarafından karşılanmaktadır (ancak ortoptist hizmetleri
karşılanmaz) İngiltere’deki optometristlerin
sadece pek azı, bebekleri muayene etmek konusunda kendine güvenmez, oftalmologa
sevk etmek ister. Günümüzdeki teknolojik imkanlarla, 3 aylık bir bebeğin bile
optik sinirinin gelişmesini takip etmek mümkündür. (Örnekler gösterildi). Optometristlerin neyi yapıp neyi yapamayacağı konusunda
bir özet verelim: Refraksiyon, psikosomatik sorunlar, kontakt lensler, öğrenme
sorunları olan çocuklar (down sendromu vs), binoküler görme muayenesi,
disleksiya (renkli lens kullanımı vs), az görme, kısmi görme hastaları ve
bunların tedavisi. Çocukları slit lambası ile muayene etmek, görme ile ilgisi
olmayan göz hastalıklarını tedavi etmek (kırmızı göz vs), gözde bit ısırığı gibi
durumlar, optometrist tarafından
görülebilen vakalardır. Çocuklar 5 yaşından itibaren standart göz muayenesi
olabilirler. Çocuklarda göz hastalıklarının yarısından fazlasının teşhisi optometristler tarafından konulmaktadır. Delile dayalı
optometri önemlidir. Ayrıca çocuklara
lütfen saygıyla yaklaşalım. Pek çok şeyi anlarlar, ama yetişkinler gibi “uslu”
durmayabilirler!
3. Slovenya’da bağımsız optometri
muayenehanesi olan Emil Oblak, ülkesindeki çocuk göz sağlığı konusundaki durumu
anlattı.
Konuşmanın özeti:
İsmim Emil Oblak, optometristim. 8
sene İngiltere’de çalıştım, sonra Doğu Avrupa’ya döndüm. Ülkem olan Slovenya’da
çocuklara doktor ve doktor asistanları bakıyor. 3-5 yaşındaki çocuklara pediatrist bakıyor. 7-9 ve 11 yaşındaki çocuklara refraksiyon ve
renk görme muayenesi okul hemşiresi tarafından yapılıyor. Kırmızı göz vs gibi
durumları yine okul hemşiresi görüyor. Oftalmolog ve ortoptiste sevk, belli
prosedürler sonunda gerçekleşiyor. Dolayısıyla pek çok astigmat ve hipermetrop kusuru olan çocuklar atlanıyor. Binoküler
muayene yapılmıyor. Çocukların teşhis edilmeyen miyopisi ve hiperopisi,
düzeltilmediği ya da eksik düzeltildiği için görme kusurları ilerliyor. Eksik
bilgi ve tecrübeden kaynaklanan bu durumda, örneğin çocuklara kontakt lens
verildiği ve çocuğun bu lensleri kullanma sıkıntısı olduğu zaman, kontrol muayenesi için beklenmesi gereken süre 3 ayı
bulabiliyor. Bu durumda elbette ki çocuk lens kullanmayı bırakıyor. (Muayene –
sevk sistemini hızlandırma konusunda öneriler getirdi).
Slovenya’da güçlü bir meslek örgütümüz var. Geçen sene ilk kez sürekli eğitim
sistemini de başlattık. Meslektaşlarımız öğrenmeye meraklı. Gelecek için çocuk
göz sağlığı ve göz muayeneleri konusunda ilerleme kaydetmeyi planlıyoruz. Ayrıca
optometristlerimizin koruyucu göz
sağlığındaki rollerini daha fazla farkında olmalarını istiyoruz. Optometrist unvanının yasal koruma kapsamına alınmasını talep
edeceğiz. İstatistikler yapacağız. Düşük fiyata muayene yapan oftalmologlarla
rekabet edeceğiz. Bundan başka, toplumu göz muayenesinin standarda bağlı
olduğunu ve prosedürlerini tanıtacağız. Bu şekilde, ucuz ve kalitesiz muayene
yapan meslektaşlarımızı bundan uzak tutacağız. Bunun için ECOO bize malzeme ve
bilgi ile yardımcı olabilir. Toplantılar ve fikir alış verişi talep ediyoruz.
4. IACLE Başkanı Judith Morris, çocuklarda kontakt lens uygulaması hakkında
öneriler verdi.
Konuşmanın özeti:
Çocuklarla uğraşmak zordur. Ama iletişim kurmak mecburiyetindesiniz. Çocuğun
size güvenmesi gerekir. Çocuğun gözlük takması gerekiyorsa ama kendisi (ya da
annesi) istemiyorsa, kontakt lens verme opsiyonu doğar. Muayene esnasında
ailenin de özellikle fazla söze karışmamasını sağlamak gerekir, özellikle de
aldıkları gözlüklerin kaç para olduğunu söyleyerek çocuğa baskı yapmaya
başlarlarsa. Çocuğu muayene ederken, flüoresin damlatmak sıkıcı bir işlemdir
çocuk için. Ama slit lambası ile muayene edilmekten hoşlanabilirler. Keratometri en sona saklanabilir. Lenslerin takılması esnasında
çocuğa, sert lens konusunda “gözünde bir şey varmış gibi hissedeceksin”
dersiniz, yumuşak lensler için “gözlerin gıdıklanacak” diyebilirsiniz. Kimi
zaman çocuğun bir gözüne önce, diğer gözüne birkaç gün sonra lens uygulamak bir
çözüm olabilir. İlk kerede anestetik ilaç kullanılması, ikinci kerede acıma
hissi duyulunca rahatsız olunmasına neden olabilir. Dolayısıyla ilk kerede
anestetik kullanılmasını ben tavsiye etmiyorum. Onun yerine çocuğa suni
gözyaşını kullanmayı ve temiz parmakla konjuktiviteye dokunmayı
öğretebilirsiniz. Bir sonraki muayene için hazırlık oluşturur. Lensleri
çıkarmak, çocuklarda takmaktan daha kolaydır.
Miyopi, hiperopi, astigmat ve disleksi ilerleme dereceleri hakkında bilgiler:
Miyopinin ilerleme derecesi kontakt lenslerde yılda 0,10 dpt, gözlükte yılda
0,35 dpt olarak tespit edilmiştir. 3 yılda bu oran kontakt lenslerde 0,48 dpt,
gözlükte ise 1,53 dpt olmuştur. Bu araştırma, yaşları 8-11 arasında değişen 116
çocuk üzerinde, üç göz merkezinde yapılmıştır. Bundan başka, yumuşak ve sert
lensler arasında miyopide ilerleme farkı olup olmadığı konusunda araştırmalar
yapılmaktadır. Çocuklara kontakt lens verilirken, ailesinin beklentileri de göz
önünde bulundurulmalıdır. Aileler ilerlemenin sıfıra inmesini beklerlerse, bu
konuda kendilerini uyarmak gerekir. Ortokeratoloji yöntemlerinin, miyopinin kontrol altına alınması konusunda faydaları olduğu görülmüştür.
Çinli çocuklar üzerinde yapılan bir araştırma ile orto keratoloji lensleri ile
ilerleme zayıflatılmıştır. Anizometropi
durumunda, bilateralde çocuklara (benim tavsiyem) gaz geçirgen lensler
verilmelidir. Aksi halde silikon lens verilebilir. Kromajen lensler, okuma
becerisini daha iyi hale getirirler (Çeşitleri hakkında bilgi verdi). Çocuklarda
korneal radyus ancak 10 yaşından itibaren yetişkin seviyesine ulaştığı için,
dikkatli olmak gerekir. (Yumuşak ve sert lenslerin yapıları hakkında kısa bilgi
verdi). 18 yaşına kadar bebeklerin ailelerinin yönetimi zordur, çünkü
çocuklarının gözlerinde bir sorun olduğunu ilk etapta kabul etmekte zorlanırlar.
Ama çocuklara lens takılırken çok bağıracağı ve ailesi sorun çıkarabileceği için
yakında bir polis bulundurursanız iyi olur (çocuğa bir şey yaptığınız
düşünülebilir). Çocuklarda en zor dönem, anaokulu çağıdır. Her gün biraz daha
uzun süreler kullanmasını sağlamalısınız. Buna rağmen, 5 yaşındaki çocukların
bazıları çok anlayışlı ve yardımcı çıkabilir. 5–11 yaş grubu, en kolay gruba
girer. Afaki sorunu olan bebeklerde, genellikle ameliyattan sonra gözlük
verilir, ama sorun çıkabilir. İntraoküler
lens de bu yaşta verilmek istenmediği için, SCL/HGP lens verilmesi daha uygun
olur. Silikon kauçuk lensler tercih edilir, gözler kaşındığı zaman kolayca
düşmezler. Uzun süreli kullanım lensleri olabilir (14 günlük). Zaman içerisinde
(6 hafta, 6 ay, 6 yaş) lens ve gözlük numarası düşer (+34 dpt.den +6’ya kadar
düşebilir).
Nistagmus durumunda hidrojel gaz geçirgen lensler, semptomları azaltabilir. Ama
kesin sonuç garantisi yoktur. Kozmetik lenslerin de uygulama alanları farklı
olabilir (albino, ışığa hassas gözler, vs) ama görme kalitesini daha iyi hale
getirmeyebilir. Mutlaka konfor ve görme kalitesi boyutunu ön plana almak
gerekir. Gözleri bakılamaz derecede kötü görünen çocuklarda, ailesel ve
psikolojik nedenler ağır basacağından, kozmetik lens belki kullanılmalıdır.
Çocuğun yaşı büyüdükçe, zaten lens olmadan evden çıkmayacaktır. Bu durumda erken
yaştan alışması iyi olabilir. Komplikasyonları unutmamak gerekir. Bir çocuğun
günlük hayatında, göz kırpmanın bile daha az olduğunu göz önünde
bulundurmalıdır. Çocuklar çok duygusal sübjektif varlıklardır. Onlara
yaklaşırken, dikkatli olmak gerekir.
5. Londra Optometri Enstitüsü Oküler
Tıp Direktörü Simon Barnard,optometrik
uygulamada teşhis amaşlı ilaç kullanımı hakkında bilgi verdi.
Konuşmanın özeti:
İngiltere’de ilk zamanlar ayrılan iki meslek örgütünden Saygın Gözlükçüler
Kurumu, cerrahi oftalmologların rahatsızlığını üstüne çekmemek için teşhis
amaçlı ilaçları kullanmamaya başlamışlardır. Bundan sonra ancak 1938 senesinde,
belli bir sınavın geçilmesi halinde ilaç kullanımına müsaade edilmiştir. 1946
tarihinde, Londra Refraksiyon hastanesinden Mitchell, optometride ilaç kullanımı hakkında ilk kitabı yazmıştır. Yasal
boyutlar şöyledir: İngiltere’de tıp kanunu tarafından optometristlerin teşhis ve tedavi amaçlı ilaçlar kullanmalarına
izin verilmektedir. Ama Genel Optik Konseyi, isterse optometrist ve optisyenleri bundan men etme şansına sahiptir. Fakat
bu söz konusu değildir. Çünkü ilaç kullanımının konu haline gelmesi hiçbir zaman
gerçekleşmemiştir. İlaç kullanımı konusunda Amerika’dan ilerideyiz, çünkü ABD’de
optometristlere teşhis ve tedavi
amaçlı ilaç kullanma hakkı çok daha sonradan verilmiştir. 1989 senesinde çıkan
yeni “optisyenlik kanunu”nda, “gerekmedikçe oftalmologa ya da optometriste sevk yapılmaz” denmektedir. Yani optisyen
ve optometriste hiçbir sınırlama
getirilmemiştir. Yine de İngiltere’nin, göz sağlığı konusunda tüm Avrupa ve
Amerika’dan ileri seviyede olduğunu söylemek yanlış olmaz.
İngiltere’de tedavi edici ilaç kullanan optometristler
olarak ne öğrenebiliriz? Meslek mensupları ve eğitmenler, mesleki ilerleme
ihtiyacını yönetebilirler. Ayrıca bazen dostlarımızdan (oftalmologlardan)
muhalefet de görebiliriz. Bundan dolayı her zaman şu kurala uymak gerekir: Önce
eğitim, sonra yasallaştırma, son olarak da uygulama.
(Bir örnek verildi:) 96 yılında bir oftalmolog, Royal College of
Ophthalmologists’i arayarak bir optometristin
punktum tıkacı kullandığını anlatır. Cevap olarak “elbette ki optometrist punktum tıkacı kullanacak” denilir. Israr gelmesi
üzerine, Royal College of Ophthalmologists oturup bu konuda optometristler için prosedürler yazar.
Niçin teşhis amaçlı ilaçlar kullanılmalı? Bazı hastalıkların teşhisi başka türlü
yapılamaz. Niçin buna muhalefet olunuyor? Çünkü doktorlar, bu ilaçların
“tehlikeli ilaçlar” olduklarını iddia ediyorlar (örn. Akut glokom oluşması
tehlikesi). Doğru eğitim almış uzman elinde, hiçbir ilaç kullanımı tehlikeli
değildir. Akut glokom oluşma tehlikesi oldukça düşüktür. Eğer olursa, bu illa ki
optometristin muayenehanesinde olacak
anlamına gelmemektedir. Sinemada, yatakta, tuvalette, tatilde de olabilir.
Optometristin muayenehanesinde
olması, hastanın sadece lehinedir.
Akut glokom konusunda: Rotterdam’da yapılan 55-60 yaşındaki midriyatik göz
damlası alan 6760 hastada bu hastalık sadece 2 kişide görülmüştür. Baltimore’da
5000 kişi üstünde yapılan araştırmada hiç kimsede görülmemiştir. Yani, bu
muhalefetle tartışılmalı mıdır, tartışılmamalı mıdır? Önlem almanın yolları
mevcuttur. Hastanın önce anteriyor kamara açıları ölçülür, muayene tamamlanır,
hasta atak konusunda uyarılır (ağrı vs...).
Siklopejik ilaçlar, tüm İngiliz optometristler
tarafından kullanılmaktadır. İyi bir güvenlik profili vardır. Yan etkileri
minimal düzeydedir. Midriyatikler de son derece önemlidir. Oküler medya ve
fundinin doğru muayene edilmesi açısından çok gereklidir (belli hastalıklara
resimli örnekler verildi). Simpathomimetikler İngiltere’de çok az
kullanılmaktadır. Topik anestetiklerin iki tipi kullanılmaktadır. Tonometride kullanılır. Tonometrinin
yeni yöntemleri (Pascal) kullanılmaktadır. Kornea kalınlığını kompanse eden bir
sistemdir ve glokom tespitinde daha iyi sonuçlar vermektedir. Optometristler, İngiltere’de gonioskopi uygulamaktadırlar. Topik
antibiyotikler verirler. Kontakt lens uygular ve kuru göz vakalarına bakarlar.
Netice olarak, optometristin ilaç
kullanması, hastanın lehinedir. Optometri
şu anda sağlık sisteminde giderek daha çok tanınmakta ve uygulanmaktadır. Aynı
şekilde bu durum, ekipman üreticileri tarafından da görülmektedir.
Diğer konular: Kimsenin gözüne, önceden izin almadan bir şey damlatmayın.
Çocuğa, 2 yaşında bile olsa, ne yapacağınızı anlatın. Damlayı gösterin, gözünün
içine değil, kenarına damlatacağınızı söyleyin... İzin alın. Eğer izin vermezse,
gene de damlatın!
6. ECOO Başkan Yardımcısı Wolfgang Cagnolati, “Sikloplejik kullanmalı mı
kullanmamalı mı” konulu konuşma yaptı.
Konuşmanın özeti:
ABD’de geçen yüzyılın sonlarına doğru yapılan bir araştırmada, 6 yaşından küçük
çocukların %92’sinde göz kası dengesizliği, %2,4’ünde strabismus, %4,3’ünde heteropi, %7,6’sında
konjuktivitis görülmüştür. Bu rakamlar genişletilebilir. Bize şunu
göstermektedir: Çocuklarda refraksiyon çok önemlidir. Çocuklarda refraksiyon
için kullanılan 3 ana yöntem vardır: Retinoskopi, Fotorefraksiyon ve Manüel
Otorefraksiyon. Okul öncesi çocuklar için en iyi seçenek retinoskopidir. Statik
ve dinamik retinoskopi olarak ikiye ayrılır. ABD ve Avrupa’da dinamik
retinoskopi, en popüler yöntem olarak bilinir. Dinamik retinoskopi içinde en
popüler olanı ise monoküler metottur.
Niçin siklopeklejik kullanılması gerekir? Çünkü siliar kasların geçici olarak
paralize olabilmesi için gereklidir. Sikloplejikler, otonom sinir sistemini
etkileyen parasempatolitiklerdir. Siliar kasların hareketini bloke ederler.
Bunlar arasında atropin 18 güne
kadar, skopolemin 7 güne kadar,
tropicamid 8 saate kadar etki süresini koruyabilir.
Sikloplejikler ise 24 saate kadar etki gösterirler. Ne var ki sorunları (yan
etkileri) vardır: Göz yanması, bulanık görme, astımda sorunlar, alerji, göz
kuruluğu vs. gibi. Atropinin iki
haftadan uzun süre etkisini göstermesi, kardiyovasküler yan etkiler yapmasına
neden olabilir. Bu çok ciddi bir durumdur ve dolayısıyla uzmanın öncelikle hasta
geçmişini çok iyi bilmesi, hatta çocuk bile olsa soru sormasını gerektirir. ’77
yılında geliştirilen bir alternatif metot vardır. Metodun adı, Mohindra
Yöntemi’dir. Güney Afrikalı bir optometrist
bayanın geliştirmiş olduğu bu yöntem, sikloplejik kullanmadan çocuklarda yakın
retinoskopi uygulama tekniğidir. Çok kabaca tarif etmek gerekirse,
50 cm yakın retinoskopisi için tamamen karanlık bir odada
annesinin kucağında oturan çocuk, tek gözle retinoskopi ışığına bakar,
refleksler nötralize olacağından,
elde edilen sonuçtan 1,25 dpt. çıkarılarak sonuç alınacaktır. Owens bu 1,25 dpt.
çıkartma tekniğine açıklama getirmiştir, buna göre bu fark, mesafeden
kaynaklanmaktadır.
Sikloplejik kullanmadan retinoskopi ölçümleri konusunda başka çalışmalar da
yapılmıştır. Sikloplejik olmayan sonuçların, belli oranda daha düşük hiperopi
verdiği tespit edilmiştir.
Bebeklerde ve küçük çocuklarda, önce sikloplejik retinoskopi, takibi Mohindra
yöntemi ve fotorefraksiyon uygulamak gerekir. Okul çağına yakın çocuklarda ise,
son olarak statik retinoskopi gerekir. Mohindra ve statik retinoskopi iyi
sonuçlar vermediğinde sikloplejik kullanımı tavsiye edilir. Okul çocuklarında,
statik retinoskopi + sübjektif refraksiyon yapılır.
Strabismusu olan, işbirliği yapmayan
küçük çocuklarda sikloplejiklerin faydası çoktur, ne var ki yan etkileri göz
önünde bulundurulmalıdır. Mohindra yöntemi daha az güvenilir sonuç vermesine
rağmen, çocuklarda ve risk gruplarında, iyi bir alternatiftir. Küçük çocuklarda,
1,25 dpt yerine 0,75 dpt faktörü çıkarılmalı ve uygulamada çok tecrübeli
olmalıdır. Pediyatrik optometri, büyük sorumluluktur. Hassas durumlarda optometri ve oftalmoloji uzmanlarına sevk etmek, gerekli olabilir.
7. ECOO Başkanı Feike Grit, Hollanda’da optometrinin
tarihini anlatan bir konuşma yaptı.
YUVARLAK MASA TARTIŞMASI - 3. OTURUM
1. Wolfgang Cagnolati Y.masa başkanı
2. Emil Oblak
3. Feike Grit
4. Judith Morris
5.& Simon Barnard
Slovenya - Emil Oblak sunumunu yaparken
Sorular:br />
Biz, Hollanda’da ortoptistler ile “savaş halindeydik”. Şimdi ise, aynı hedeflere
sahip olduğumuzu görüyoruz. Bize ne tavsiye edersiniz?
Cagnolati: Pek çok ülkede ortoptistler, ya oftalmolog, ya optometrist gözetimi altında çalışmak zorundalar. Sadece bazı
ülkelerde bağımsız çalışma izinleri var. Emil Oblak: Slovenya’da bir özel eğitim
programı ayrılmıştır. Ama öğrenciler, “birilerinin asistanı konumunda” olma
fikrini beğenmedikleri için kısa sürede bu program iptal edildi. Dinleyicilerden
biri: İngiltere’de ortoptistlerin kalifikasyonlarını yükselterek onları optometriste çevirmek istedik. Ama yeterlilikleri o
derece düşüktü ki, adeta en baştan başlamaları gerekecekti. Oftalmologlarla
ilişkimizin daha iyi hale gelmesinin bir nedeni de, işbirliği yaptığımız zaman,
bizi kolayca ayıramadıklarını fark etmeleri. Dolayısıyla birlik olmak gerekir.
Yakın veya uzak gelecekte belki de sadece tek bir göz sağlığı mesleği olacak.
Dinleyici konumundaki Roger Crelier: Almanya’da ortoptistlerin 2 senelik fakülte
bitirme ile ilgili şartları yok. İngiltere’de sadece oftalmolog gözetiminde
çalışabiliyorlar. İsviçre açısından şunu söyleyebilirim ki, daha önce gerek
duyulmuş olabilir, fakat şu anda ortoptiste ihtiyacımız yok. Dinleyicilerden
Jean-Luc Dubier: Bu bağlamda ben de bir ekleme yapacağım: Fransa’da 2000’den
fazla ortoptist var. Bunların amacı, oftalmologlardaki bekleme sıralarını
kısaltmak. Ne var ki Sağlık Bakanlığı farklı görüşte. Yani kendilerinden
beklenen rolü oynayamayacaklar, çünkü bunun için yeterli değiller. Genel Optik
Konseyinden bir dinleyici: Fakat İngiltere’de optometristler,
ortopti konusunda ödeme almadıkları için, gittikçe daha fazla bir şekilde
ortopti hastalarını göz hastanelerine sevk etmektedirler.
Çocuklarla ilgili olarak Slovenya’da yapılmış bir istatistik var mı?
Emil Oblak: Maalesef istatistikler
transparan değil. Ülke çok küçük (nüfus 2 milyon) ve neredeyse
herkes birbirini tanıdığından, birileri hakkında negatif yorum yapmak da kolay
bir iş değil.
Çocukların ilk göz muayenesinin 6 aydan itibaren baslar.
|